Bugüne kadar yapmış olduğum araştırmalar, okuduğum kitaplar neticesinde kendi düşüncelerimle birleştirdiğim reenkarnasyon kavramı üzerinde bir paylaşım yapmak istiyorum. Umarım sizlere bir fayda sağlayabilirim.
Özellikle Dr. Micheal Newton'un “Ruhların Yolculuğu” kitabı fikirlerime büyük ışık tutmuştur. Bilimsel bir çalışmayı özellikle spiritüel konularda dikkate almaya özen gösteririm. Newton'un çalışmasının önemli bir bilimsel kaynak olduğuna inanıyorum.
Semavi dinler reenkarnasyon kavramına genellikle şiddetle karşı çıkmaktadır. Dini metinler ile ilgili yapmış olduğum okumalar neticesinde bu kavrama uzak olmalarının sebebinin Peygamberlere gelen ayetlerin örtülü olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Hâlbuki akıl ile ruhu birleştirerek bakılan gözle bir çok şeyin açık olduğunu bir çok kez fark ettim.
Reenkarnasyon inancında da bir çok mevzuda olduğu gibi zaman düzlem alarak değerlendirilmektedir. Hâlbuki zamanı bir düzlem değil de zamansal paradoks olarak algılamaya başlarsak aslında dinlerin karşı çıktığı bir çok konuya açıklık getirmiş oluruz. Aslında zaman düzlem değildir. Geçmişte, şimdide, gelecekte şuanda yaşanmaktadır. Aslında zamanı paralel evrenler gibi algılamakta fayda vardır.
Peki bu ne demek? Sadece şuan ki tek yaşantımız için mi bu böyledir? ruh dediğimiz olgu bu kadar genişken tek bir bedene mi tezahür ediyor? Peki bu kadar kişi geçmiş yaşam hikayeleri neden anlatıyor? Bunu anlatan insanların hepsinde mi psikolojik problemler var? Sebebini bilmediğimiz ve küçük bir çocuk iken yaşamadığımız ilginç denenebilecek korkularımız nereden geliyor?
Nasıl ki şuan ki yaşamımıza ait geçmiş, şimdi ve gelecek şuanda yaşanıyorsa reenkarne olan diğer bedenlerimizde şuanda yaşamaktadır. Ruh tektir ama tezahür ettiği bedenler farklıdır. Ruhun tekamül etme arzusu o kadar kuvvetlidir ki bir çok bedene ihtiyaç duymaktadır. Yani bilimin bile artık inandığı paralel evren gerçeği reenkarnasyon olgusu içinde mevcuttur.
Kendi kurduğum bu teori biraz karmaşık görünmektedir. Bunu bir örnekle açıklamayı tercih ediyorum o nedenle. Örneğin ben Türkiye'de ki 2021 yılındaki yaşamımdan önce 16. Yüzyıl İspanya'sında yaşayan ve erkek bedenine sahip olan biriydim. Zamanın bir düzlem olmadığı olgusundan hareketle 16. Yüzyıl İspanya'sında yaşayan o erkek bedenim de şuan da yaşamaktadır. Üstelik kafaları daha da karıştıracak bir olgu daha var J 2021 Türkiye'sinde yaşayan bu bedenimin farkı paralel evrenlerde de yaşadığını biliyorum J 2021 yılının farklı Türkiye versiyonlarında da mevcudum ve 16. Yüzyıl İspanya'sında yaşayan erkek bedenim içinde aynısı geçerli. Ortaya çıkan görüntü iç içe geçmiş bir hal sergilemek ile birlikte aslında farklı bedenlere tezahür eden tek bir ruh mevcuttur ve hepsi şuan da vuku bulduğu içinde tekrar ve tekrar yaşama gelme durumu söz konusu değildir. Dinlerin özellikle karşı çıktığı noktada budur: Allah aciz midir de başka ruhlar yaratabilecek iken aynı ruhları tekrar ve tekrar dünyaya yolluyor? Allah muhteşem bir varlıktır. Eşi ve benzeri yoktur ve bizim özümüzü yani ruhlarımızı da O'na tekrar kavuşabilelim diye yaratmıştır. Bize özgür irade bahşetmiş ve yolumuzu özgürce bulabilmek için bizi bırakmıştır. Önümüze her türlü imkanı da sermiştir üstelik. O'na ait O'nun parçası olan bizlerde O'na ulaşmanın yolunu bu şekilde seçmişizdir: farklı bedenlere tek bir anda tezahür ederek O'na tekrar kavuşmak… Bedenlerimiz bizim muhteşem olarak yaratılmış araçlarımızdır, gerçek olan ise özümüz, ruhumuzdur. Gözlerimiz ile gördüğümüz ve diğer duyularımıza deneyimlediğimiz bu dünya/dünyalar/yaşamlar ve hatta gezegenler birer matrikstir. Dünya gözü ile değil de ruh gözü ile algılamayı seçenlerden olmak ümidiyle…
Banu A.
No tags for this post.
Yorum Yaz