Öldükten sonra bazı ruhlar bir karmaşa dönemi geçirirler. Her ruh bu karmaşayı yaşamaz. Bu çoğunlukla ölüm tarzına, ölümün doğal mı, yoksa ani ve beklenmedik bir biçimde mi geldiğine bağlıdır. Ancak, bu konudaki başlıca bulgularıma göre, insan ölüm deneyiminden geçtikten sonra asla yalnız bırakılmaz.
Y: Bazen, nerede bulunduğunuzdan, fiziksel katta mı, yoksa spiritüel katta mı olduğunuzdan gerçekten emin olamadığınız bir dönem geçirirsiniz, çünkü bazı duyumlar benzerler, ama yine de farklıdırlar. Ve siz neler olup bittiğini ve nerede olduğunuzu anlamaya çalışırsınız. Bir çevreye alışma dönemi geçirilir ki bu bazıları için, buradan nereye gideceklerini bilemedikleri için biraz karmaşa dolu bir dönemdir. Ama endişelenmeleri gerekmez, çünkü onlara hemen yardım gönderilir. Genelde, eski yaşamlardan yakın karmik bağlara sahip olduğunuz birkaç ruh yardıma gelecektir. Daima el altında, henüz yeniden enkarne olmamış birkaç varlık bulunur. Onlar sizi karşılamak üzere orada olacaklardır. Ve kişi, son enkarnasyonundaki bağlantıları nedeniyle onları tanıyacaktır. Spiritüel katlara geçtiğinizde karmaşa yaratan bir başka şey de, belleğinizin geçmiş enkarnasyonlarınızı ve tüm karmik tablonuzu hatırlamaya başlamasıdır. Böylece, bu ruhları tanırsınız İlk önce, onları henüz ayrıldığınız yaşamdaki ilişkilerinizden tanırsınız. Sonra onları eski yaşamlarınızdaki ilişkilerinizden de hatırlamaya başlarsınız. Bu, o kattayken tüm karmanızı hatırlama sürecinizin bir parçasını oluşturur, böylece halledip tamamlamış olduğunuz ve yeniden dünyaya döndüğünüzde halletmeniz gereken karmayı anlayabilirsiniz.
S: Ama bazen insanlar şiddetli ya da ani bir biçimde ölürler. Eğer öldüklerinin farkında değillerse, karmaşaya düşmeye daha mı eğilimli olurlar?
Y: Evet. Ve orada bulunan yardımcının onlara olup biteni açıklaması ve bu süreçten geçmelerine yardımcı olması gerekir.
S: Ruh, diğer ruhlar tarafından karşılandıktan sonra genelde nereye gider?
Y: Öğrenimin yapılacağı kata gider. Bunun için merkezi bir yer yoktur; bu sadece bir varoluş halidir. Ve genelde, ruh bunu yaparken diğer birçok ruhla ilişki ve etkileşime girer. Bir sonraki enkarnasyonu için ihtiyacı olanları öğrendikten sonra, ruhsal üstatlarla görüşür ve yeni yaşamına hazırlanmaya başlar. O, ruhsal üstatlarla, ne tür koşullarda enkarne olacağı konusunda görüş alışverişinde bulunur. Ayrıca, bütünün hayrı için hangi ruhlarla ilişki kuracağı konusunda da bir görüş alışverişi olur.
S: Dinlenme yeri diye bir yerin varlığından haberdar mısınız?
Y: Evet, bu zarar görmüş ruhların gidip dinlendikleri ve diğer ruhlara katılmadan ya da yeniden enkarne olmadan önce kendilerini onardıkları özel bir yerdir.
S: Bazı insanlar, ruhunuz bedeninizden ayrılırken İsa 'nın ruhsal formunun sizinle temas kurup size rehberlik yapacağına inanmaktalar.
Y: Bu kesinlikle mümkündür; ancak her durumda zor Karşılayıcılar zorunlu değildir. Bu bazen, ölen varlığın bu İsa enerjisini görmeyi dilediği durumlarda gerçekleşir ve böylece İsa enerjisi kendisini gerçekten tezahür ettirir. Çünkü O, O'nun yardımının bu sürecin bir parçası olacağını bildirmiştir ve enkarne halde olsun ya da olmasın kendisini bu enerjiye açmayı seçen herkes için orada bulunmaktadır. Bu diğer dinlerden ve inançlardan olan insanlar için de geçerlidir. Eğer onlar belli bir varlığa derin bir inanç besliyorlarsa, o ruh enerjisi, eğer isteniyorsa, onların geçişini kolaylaştırmak için orada olacaktır.
S: Spiritüel âlemin, ruhların, İsa ikinci kez gelip onları yeniden diriltinceye kadar dinlenmek zorunda olduklarına inanarak uyudukları bir yer olduğuna da inanılıyor.
Y: Bulmayı beklediğiniz ya da yarattığınız realiteyi gerçekten bulursunuz. Fiziksel bedenin ölümünden sonra birçok farklı şey meydana gelebilir. Eğer bu yumuşak bir ölüm ise bir rahatlama, bir özgürlük ve huşu duygusu hissedilir. Çoğunlukla kişi bulmayı beklediği şeyi bulacaktır. Eğer o yol boyunca kendisinin ışığa ulaşmasına yardımcı olacak rehberler ya da dostlarla karşılaşmayı bekliyorsa, bunu görecektir. Eğer o lanetlenmeye ve cehennem ateşine inanıyorsa, ve bunu hak ettiğine inanıyorsa tam da bunu algılayacaktır. Bu, genelde, ruhun ölüm öncesi hazırlığına dayanır. Ama, çoğunlukla, ölmeden önce ona yakın olan varlıklar vardır. Çoğunlukla, bir başka ruh gelip onu bir şifa yerine götürecektir ki içinde bulunduğu karmaşayı aşıp neler olup bittiğini anlayabilsin. Belki ruh dünyada çok uzun bir zamandır bulunduğu için karmaşa yaşamaktadır. Karşılayıcılar onun bu karmaşayı aşmasına ve nereye gitmek istediğini ve nereye gitmesi gerektiğini bulmasına yardımcı olacaklardır. Bu şekilde, eğer karşılayıcı varlık tanıdıkları biriyse hiçbir korku duymazlar, aksi takdirde korku onların şoka girmelerine neden olur. Eğer bu travmatik bir ölümse, bazı insanlar bedenlerinin artık yok olduğu bilgisiyle başa çıkabilecekleri zamana dek derin bir dinlenme dönemine girerler. Ve uyanışları da çok yavaş olacaktır. Bizim, yarı şuursuz ve şaşkın bir halde etrafta dolaşan varlıklara ihtiyacımız yok. Onlar kendilerine ve başkalarına zarar verebilirler.
S: Zaman zaman bunu yaparlar mı?
Y: Bu işitilmemiş bir şey değildir, evet. Onlar nerede olduklarını bilmezler. Panikleri içinde, "Geri dönmem gerek, geri dönmeliyim," diye düşünerek kendilerine zarar verebilirler. Ve bunun olamayacağı duygusuyla, kendilerini öldükleri yere bağlarlar. Bu yüzden de gidip dinlenmeleri daha iyidir. Ondan sonra, vuku bulan şeyin iyi, doğru ve doğal olduğunu bilerek, yavaşça uyandırılabilirler. O zaman şok ve travma ortadan kalkmıştır.
S: Travmatik bir ölüm olduğunda da, ölenlerin sevdikleri onları karşılamaya gelirler mi ?
Y: Evet, bazen onları dinlenebilecekleri bir yere götürürler sadece. Ama, bazen sizin travmatik bir ölüm diye düşündüğünüz şey bu tarafta o kadar travmatik olarak görülmeyebilir. Siz savaşta ölen askerlerin travmatik bir ölümle öldüklerini düşünürsünüz. Ancak, bazen onlar, doğum yaparken ölen birine göre, olan biteni çok daha kabullenici olabilirler. Öyle görünüyor ki, öbür tarafta bir süre kaldıktan sonra yine dünyaya dönmek gibi bir devre oluşturulmuş. Ben, eğer bir varlık ölerneyeceği bir yerde bulunuyorsa, doğal olarak orada ebediyen kalmak isteyeceğini düşünüyordum. Dünyadaki insanların sürekli ölümsüzlüğün yolunu aramaları göz önüne alındığında bu bana doğal görünüyordu. Y: Hayır, çok çabuk sıkılırsınız. Eğer üçüncü sınıfta öğrenmeniz gereken dersler bitmişse, yaşamınızın geri kalan bölümü boyunca neden üçüncü sınıfta kalmak istiyorsunuz ki?
Bu sizin için rahat olabilir, ama bu arada hiçbir şey öğrenemezsiniz.
S: Yani, bu durumda hiçbir mücadele olmaz…
Y: Evet. İlerlemek için ölüm gereklidir. İnsanın spiritüel âleme geçmesini sağlayan ölüm olmasa bir durağanlık meydana gelirdi. Bu en fazla bilginin öğrenilebilmesine uygun ve sürekli bir süreçtir. Bu yönden, her şey olması gerektiği gibidir. Eğer öğrenmekte olduğunuz dersler bitmişse, o zaman size bu dersleri öğretmiş olan deneyimleri bırakıp, daha ileri dersleri öğrenmek için yeni deneyimleri üstlenirsiniz. Bu bir merdivenin basamaklarını tırmanmak gibidir, her bir basamak, her bir deneyim düzeyi bir alttaki düzeyden daha gelişkin bir farkındalığı içerir. Böylece, yeni deneyimler gerektiğinde, bu deneyimler için bir katalizör oluşturan çevre de terk edilir. Üçüncü sınıf odasında kalıp dördüncü ya da altıncı sınıfın derslerini almak ister miydiniz? Yoksa yeni bir çevrede olup, yeni bir düşünüş tarzı ve halle başlamak daha iyi olmaz mı?
S: Sanırım, bu dünyadaki birçok insan için doğru olan bir şey. Bazen, sürekli aynı çevrede kaldıklarında insanlar gelişmiyorlar. Onların yeni bir şeyin, yeni bir çevrenin meydan okumasına, zorlamasına ihtiyaçları var.
Y: Yeni bir çevre ilerlemek için çok önemlidir. Geçmişin kalıntıları geleceğe bakmanızı engeller.
Y: Bazı insanlar ölümden sonra bir yaşam olmadığına inanıyorlar. (Güler.) Ama, bir şey eğer mevcutsa, o mevcudiyeti oluşturan enerji yok edilemez. İnsanın, fiziksel bedeninin ölümünden sonra da var olmaya devam ettiğine inanmak neden o kadar zor? Elektrik gibi bir şeyi yok edemezsiniz, çünkü farklı bir formda da olsa enerji daima oradadır. Enerji yok edilemezken, insan ruhunun ve canının yok edilebileceğini neden düşünüyorlar? İnsanın canı ruhu enerjiden başka bir şey değildir. Ruh bir enerji olarak, enerjilerin yapmaya alışmış olduğu gibi, üretebilir, bir şeyler meydana getirebilir. Yaradılışın gerçeğinin özü budur her şey enerjidir. Çevrenizdeki fiziksel dünya gibi, bazı formlar daha düşük titreşim düzeylerinde bulunurlar, ama onlar da enerjidir ve ateşin yaptığı gibi basit dönüştürme işlemleriyle böyle oldukları görülebilir. Madde diye bir şey yoktur. Bu sadece, "fiziksel" dünyada görüneni tarif etmek için verilmiş bir kavramdır.
Y: Ölüm birçok korku içerir. Ancak, ölüm büyük bir yalandır. O hakkında en çok konuşulmayan, ama en çok düşünülen şeydir. Ölümden korkmaya hiç gerek yoktur, çünkü ölümden sonra da bu gezegendekini çok aşan bir yaşam vardır. Ancak, bu dünyadaki yaşamı yadsıyanları uyarmak isteriz ki, örneğin intihar ya da benzeri yolla bu yaşamı reddettiğinizde, yani uygun biçimde kullanmadığınızda, sizi ölümden sonra da izleyecek bir enerji üretirsiniz. Ve o zaman o enerjiyle öbür tarafta başa çıkmanız gerekir. Bu yüzden, vakti gelmeden önce canlı bir bedeni bırakmak asla uygun değildir. Bu hoş görülemez bir israf olur.
S: İnsanların bu şeylerden korkmamaları için tüm bunları açıklığa kavuşturmaya çalışıyorum.
Y: Evet. Bu yolda karşınıza çıkacak esas sorun korku değil, felsefi dogma olacaktır. Dogmalar, insanların zihinlerini olana kapama yollarıdır. Örneğin, farklı inanç yollarını izleyen insanlar açıkladığım bazı şeyleri anlamakta zorlanacaklardır.
S: Yani, cennet ve cehennem gibi şeylere inanarak yetiştirilmiş olanlar mı?
Y: Örneğin, evet. Örneğin, her ruhun sadece bir kez en-karne olduğuna inananlar… Bu aptalca bir şey, ama buna inanıyorlar. Başka bedenlerde defalarca doğabileceğine inanmak, bir bedende bir kere doğabileceğine inanmaktan daha mı zor? İşte, birçoklarının depresyon ve benzeri sorunlar yaşamalarının nedenlerinden biri de budur. Çünkü onlar ellerindeki tek yaşam şansını da boşa harcadıklarını hissediyorlar. Eğer birçok şansa sahip olduklarını idrak etseler, her seferinde ellerinden gelenin en iyisini yapıp, yaptıkları hatalara o kadar üzülmezlerdi. Bu yaşamdaki hatalarını bir sonrakinde düzeltebilirler.
S: Bu yaşamlarında ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalılar. Bu benim için bir anlam ifade ediyor, ama bunu anlamayan birçok insan var.
Y: Anlamak istemeyen birçok insan var. Birçoğu, yaşadığı bu hayattan sonra yeniden yaşamaktan korkuyor, çünkü belki bu yaşamları o kadar acı verici ki onlar birbiri ardına hayatlar yaşamanın sürekli bir işkence olduğunu düşünüyorlar. Birçok kilise, insanların tekrar doğuşa inanmalarını istemiyor, çünkü bunun insanları korkunun pençesinden kurtaracağından ve artık kontrolü ellerinde tutamayacaklarından korkuyorlar. Tüm büyük düşünce okullarının liderleri tekrar doğuşun bir gerçek olduğunu biliyorlardı, ama kontrol kurmak amacıyla bu bilgi kamuoyundan gizlenmiştir. Hindu düşünce okulu bile şöyle söyleyerek bu kontrolü farklı bir tarzda kullanır: "Bu adam, geçmiş yaşamında şimdi acı çekmesine neden olan bir şey yaptı. Bu yüzden ona neden yardım edelim ki? O bunu hak edecek bir şeyler yaptı." Bu şekilde onlar, Hristiyanlığın ya da diğer inançların kullandığı aynı taktikleri kullanıyorlar. Şunu anlamalısınız ki, dinin tarafında olduğunu söyleyen herkes o tarafta değildir. Onlar belki, farkında olmadan, karanlık taraf tarafından saptırılmışlardır. Ruhban sınıf, İncil'den birçok şeyi çıkarıp, onun yerine kendi istediği şeyleri eklemiştir. Bunu yaparken hiçbir şeyi umursamamışlar, "Biz bu kitabın bunları söylemesini istiyoruz, bu yüzden de o bunları söyleyecektir," diye düşünmüşlerdir.
S: Böyle bir şeyi ortaya getirdiğinizde, yani İncil'in tarih boyunca birçok kez değiştirildiğini söylediğinizde insanlar bu konuda konuşmaya korkuyorlar.
Y: Çünkü bunlar onların düşünmelerine neden oluyor ve insanlar özgürce düşünmekten korkuyorlar. Yaşamları boyunca inanageldikleri şeyleri insanların elinden alıp, bunun farklı olduğunu, ya da ana-babalarının bilmeden onlara yalan söylediğini açıkladığınızda, dayandıkları temelleri onların altlarından çekmiş olursunuz. Ve insan bu hiçbir şey olmadığı inancı bile olabilir şeylere inanmadan varlığını sürdüremez.
S: Bir başka deyişle, onlar farklı bir düşünce okulundan korkarlar.
Y: İsa, "Ben kehanetleri gerçekleştirmeye geldim," dediğinde de insanlar onun hakkında aynı şeyi söylediler. İnsanlar O'nun yanıldığını, O'nun deli olduğunu, ne konuştuğunu bilmediğini söylediler. Her ne zaman birisi biraz farklı ya da olağandışı bir şeyle ortaya çıksa, bu insanları korkutacaktır. Oysa insan, olabileceği şeyi olabilmesi için, önce korkusuz olmayı öğrenmelidir. Bunları bilmesi gereken insanlar var. Ve bu onlarda bir kıvılcım çaktıracak ve onlar bunu bir gerçek olarak tanıyacaklardır. Bu belki onların, olmak istedikleri ve olmaları gereken şey haline gelmek üzere yollarını bulmalarına yardımcı olacaktır. Onlar önemli insanlardır, çünkü onlar eninde sonunda yeterince insanı kendi taraflarına çekeceklerdir. Unutmayın, İsa'nın mesajına da ilk başta sadece bir avuç insan inanmıştı. Ve şimdi dünyaya bakın. Dünyanın büyük çoğunluğu, en azından dışsal olarak, Hristiyanlığı kabul etmiş durumda. Gerçek yüzlerce yıldan beri bastırılıp gizlenmiştir ve artık onun açığa çıkmasının zamanı gelmiştir.
Kaynak: Ölümün Ötesi – Dolores CANNON (kitap)
Yorum Yaz